Sağlıkta Şiddet Yasası
Sağlık çalışanlarının görevleri sırasında uğradıkları şiddet ve bu şiddetin önlenmesi konusuna dair çözüm yolları her daim tartışma konusu olmuştur. Torba yasa niteliği taşıyan 7243 Sayılı Yükseköğretim Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’a eklenen 28. Madde ile konuya çözüm getirilmeye çalışılmıştır. 7243 Sayılı Yasanın 28. Maddesi ile 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu’nun ek 12. maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir. 7243 Sayılı Yasa 17/04/2020 Tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Buna göre;
“Kamu veya özel sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan sağlık personeli ile yardımcı sağlık personeline karşı görevleri sebebiyle işlenen 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan kasten yaralama (madde 86), tehdit (madde 106), hakaret (madde 125) ve görevi yaptırmamak için direnme (madde 265) suçlarında;
a) İlgili maddelere göre tayin edilecek cezalar yarı oranında artırılır.
b) Türk Ceza Kanununun 51 inci maddesinde düzenlenen hapis cezasının ertelenmesi hükümleri uygulanmaz.”
“Şiddetin vuku bulduğu sağlık kurum ve kuruluşunda, faile veya yakınına mağdurun verdiği hizmeti verebilecek başka sağlık personeli ve yardımcı sağlık personeli bulunması halinde hizmet ilgili diğer personel tarafından verilir.”
Söz konusu yasa neler getirmektedir? Somut uygulaması nasıl olacaktır? Bahsi geçen suçlardan hüküm giyenler cezaevine mi girecektir? Yapılan düzenleme caydırıcı mıdır? Söz konusu düzenlemeyi ve getirdiklerini inceleyelim.
1) Sağlık Personeline Karşı İşlenen Sayılı Suçlarda Ceza Artırımı Yapılacaktır
Devlete bağlı hastanelerde veya özel hastanelerde, polikliniklerde, vs., görev yapan her türlü sağlık personeli ile yardımcı sağlık personeline karşı görevleri sebebiyle TCK da düzenlenen “kasten yaralama (madde 86)”, “tehdit (madde 106)”, “hakaret (madde 125)” ve “görevi yaptırmamak için direnme (madde 265)” suçlarından herhangi birini veya birkaçını işleyen kişiler hakkında mahkemelerce verilecek cezalar yarı oranında artırılacaktır. Her suç tipini ayrı ayrı inceleyelim. Buna göre:
a) Görevi Yaptırmamak İçin Direnme (TCK m. 265)
TCK m. 265: “Kamu görevlisine karşı görevini yapmasını engellemek amacıyla, cebir veya tehdit kullanan kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
Sağlık personelinin veya yardımcı sağlık personelinin görevini yapmasını engellemek sureti ile yukarıdaki madde hükmünü ihlal eden kişi hakkında ise verilecek ceza yarı oranında artırılarak dokuz aydan dört yıl altı aya kadar hapis cezasına hükmedilecektir.
TCK’nın 265. Maddesinin metninden “Görevi Yaptırmamak İçin Direnme” suçunun “Kamu Görevlisine” karşı işlenebilen suçlardan olduğunu görüyoruz. Peki sağlık personeli kamu görevlisi midir?
3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu’nun ek 12. Maddesinde; “Özel sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan personel, bu görevleriyle bağlantılı olarak kendilerine karşı işlenen suçlar bakımından 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun uygulanmasında kamu görevlisi
sayılır.”
Söz konusu düzenleme neticesinde sağlık personelinin kamu görevlisi olduğu hususunda tartışma bulunmamaktadır.
b) Hakaret (TCK m. 125)
Hakaret suçunun kamu görevlisine görevinden dolayı işlenmesi halinde bir yıldan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.
Sağlık personeline veya yardımcı sağlık personeline karşı hakaret eden kişi hakkında ise verilecek ceza yarı oranında artırılarak bir yıl altı aydan üç yıla kadar hapis cezasına veya adlî para cezasına hükmedilecektir.
c) Tehdit (TCK m. 106)
TCK m. 106 bakımından kamu görevlileri ile ilgili temel cezanın alt sınırını belirleyen veya artıran bir ayrıma gidilmemiştir. Tehdit suçunu işleyen kişi hakkında altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası öngörülmüştür.
Suçun sağlık personeline veya yardımcı sağlık personeline karşı işlenmesi halinde verilecek ceza yarı oranında artırılarak dokuz aydan üç yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmedilecektir.
d) Kasten Yaralama (TCK m. 86)
TCK m. 86: “Kasten başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
“Kasten yaralama fiilinin kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbî müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olması hâlinde, mağdurun şikâyeti üzerine, dört aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.”
“Kasten yaralama suçunun kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle işlenmesi halinde, şikâyet aranmaksızın, verilecek ceza yarı oranında artırılır.”
Görüldüğü üzere TCK 86. madde metninde suçun kamu görevlisine karşı işlendiği takdirde verilecek cezanın yarı oranda artırılacağı açıkça yazmaktadır. 7243 Sayılı kanun ile mevcutta zaten var olan düzenleme tekrar edilmiştir. Bu durum, uygulamanın nasıl olacağı konusunda kafa karışıklığına neden olabilir.
Örneğin; hakkında dört ay hapis cezası verilecek kişinin, suçu kamu görevlisine görevinden dolayı işlediği anlaşıldığında, TCK m. 86/3-c gereği ceza yarı oranında artırılarak altı aya çıkartılacaktır. Peki 7243 Sayılı kanun uygulanarak altı aylık ceza ikinci defa artırılacak mıdır? Bu soruya olumlu cevap vermek mümkün değildir. Kişinin cezası, hem TCK hükmü hem de 7243 Sayılı Kanun’un getirdiği düzenleme birlikte gözetilerek bir defa artırılabilecektir.
Buna göre:
- dört aydan bir yıla kadar olan hapis cezası altı aydan bir yıl altı aya,
- bir yıldan iki yıla kadar olan hapis cezası ise bir yıl altı aydan üç yıla kadar artırılabilecektir.
2) Sağlık Personeline Karşı Sayılan Suçları İşleyen Kişiler Hakkındaki Hapis Cezaları Ertelenmeyecektir
TCK m. 51’e göre; daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına mahkûm edilmemiş olan ve suçu işledikten sonra yargılama sürecinde pişmanlık gösteren, dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkeme nezdinde kanaat oluşan kişi, işlediği suçtan dolayı iki yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkûm edilirse cezası ertelenebilmektedir.
Fakat 7243 Sayılı Yasa ile getirilen düzenleme sonucu sağlık personeline veya yardımcı sağlık personeline karşı işlenen kasten yaralama, tehdit, hakaret ve görevi yaptırmamak için direnme suçlarından dolayı verilecek hapis cezaları ertelenemeyecektir.
3) Sağlık Personeline Karşı Sayılan Suçları İşleyen Kişiler Hakkında Hapis Cezası Yerine Para Cezası Verilebilecektir
Düzenlemede yer alan bazı suç tipleri için seçimlik cezalar öngörülmekle birlikte, TCK m. 50 kapsamında verilecek hapis cezasının para cezasına çevrilmesine engel bir hal de yoktur.
Sayılan suç tiplerinden hakaret, tehdit ve basit bir tıbbî müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olan kasten yaralama suçlarında hapis veya adli para cezası verilebileceği öngörülmüş (seçimlik ceza), hakime takdir yetkisi verilmiştir. TCK m. 61 kapsamında cezanın belirlenmesi ve bireyselleştirilmesi bağlamında mahkeme, sanığın geçmişine, sosyal ilişkilerine, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışlarına bakarak sanık hakkında olumlu kanaat edinirse sanık lehine olan yaptırımı seçecektir. Lehe olan yaptırım her zaman olmamakla birlikte çoğu zaman adli para cezasıdır.
Yine TCK m. 50 kapsamında, kısa süreli hapis cezası, suçlunun kişiliğine, sosyal ve ekonomik durumuna, yargılama sürecinde duyduğu pişmanlığa ve suçun işlenmesindeki özelliklere göre adlî para cezasına çevrilebilecektir. Burada kısa süreli hapis cezasından kasıt iki yıl ve daha az süreli olan hapis cezalarıdır.
Özetlemek gerekirse hakim öncelikle seçimlik ceza öngörülen durumlarda sanık hakkında doğrudan adli para cezasına hükmedebilecek, sadece hapis cezası öngörülen durumlarda ise bu hapis cezasını adli para cezasına çevirebilecektir.
4) Sağlık Personeline Karşı Sayılan Suçları İşleyen Kişiler Hakkında Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı Verilebilecektir
CMK m. 231’de, sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan cezanın, iki yıl veya daha az süreli hapis veya adlî para cezası ise; mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebileceği, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukukî sonuç doğurmayacağı ifade edilmiştir.
7243 Sayılı Kanun ile her ne kadar TCK m. 51 anlamında verilecek cezaların ertelenemeyeceği ifade edilmiş ise de, yargılama sonucu verilecek hapis veya adli para cezası hakkında CMK m. 231 hükmü tatbik edilerek hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilecektir.
Her ne kadar tasarı ve kanun teklif aşamasında erteleme ile beraber hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının da verilemeyeceği düzenlenmiş ise de, tasarı bu hali ile kanunlaşmamış, Meclisten geçerken “hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilemeyeceği” kanun metninden çıkartılmıştır.
Sonuç
Yapılan düzenleme ile sağlık personeline karşı şiddetin bir nebze de olsa önüne geçilmek istenmiştir. Düzenlemenin ne kadar etkili olacağı tartışma konusu olabilse de, en azından bir düzenleme olmasının hiç olmamasından daha iyi olduğu tartışmasızdır.
Kanımızca, Yasadaki en önemli ve etkili düzenleme TCK m. 51 kapsamında erteleme hükümlerinin uygulanmayacak olmasıdır. Buna karşın kişi hakkında yargılama sonucu verilecek hapis cezasının paraya çevrilmesi hatta bu hüküm hakkında “hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB)” kararının verilmesi mümkündür.
Diğer bir ifade ile, sağlık personeline karşı işlenen bu suçlardan yargılanan sanık hakkında hüküm kurulurken, sanığın geçmişine, sosyal ilişkilerine, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışlarına da bakılarak;
- Öncelikle seçimlik cezalardan hangisi sanığın lehine ise hapis veya adli para cezasına hükmedilecek,
- Hapis cezasına hükmedilirse, belirlenen ceza adli para cezasına çevrilebilecek,
- Belirlenen adli para cezası veya hapis cezası için şartlar uygunsa hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilecek,
- Şayet bu sayılanların hiç biri sanık hakkında uygulanamıyor ise son çare hapis cezasına hükmedilecektir.
Görüldüğü üzere yapılan düzenleme ile kişinin doğrudan cezaevine girmesi söz konusu değildir. Bu yönler gözetildiğinde düzenlemenin caydırıcılık etkisinin zayıf olduğu söylenebilir.
Bir diğer çelişki ise ceza artırımına karşı infaz rejimidir. Bilindiği üzere 7242 Sayılı Yasa (Af Yasası olarak bilinen) 15/04/2020 tarihi itibari ile yürürlüğe girmiş ve genel infaz rejiminde koşullu salıverilme oranı üçte iki olarak uygulanmakta iken yarıya (1/2) düşürülmüştür.
Örnekle açıklamak gerekirse; sağlık personelini kasten yaralayan kişi hakkında, hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) veya adli para cezası kararı verilmediğini, buna karşın üst sınırdan olmak üzere hapis cezası kararı verildiğini varsayalım.
- 7243 Sayılı Kanun yürürlüğe girmeden ve İnfaz Yasası değiştirilmeden önce:
Üst sınır 2 yıl = 24 ay, 24 ayın üçte ikisi = 16 ay, son bir yıl koşullu salıverilme süresi düşüldükten sonra cezaevinde geçirilecek süre: 16 ay – 12 ay = 4 ay
- 7243 Sayılı Kanun ve İnfaz değişiklikleri yürürlüğe girdikten sonra (şu anki durum):
Üst sınır 3 yıl = 36 ay, 36 ayın yarısı (1/2si) = 18 ay, son bir yıl koşullu salıverilme süresi düşüldükten sonra cezaevinde geçirilecek süre: 18 ay – 12 ay = 6 ay
Görüldüğü üzere her ne kadar örnekte belirtilen suç tipinde 7243 Sayılı Kanun ile öngörülen ceza iki yıldan üç yıla çıkarılmış ise de, yeni infaz rejimi uygulaması ile kişinin cezaevinde geçireceği süre sadece iki ay fark etmektedir. Kanun koyucu bir taraftan verirken diğer taraftan almıştır.
Bu çalışma Kula Hukuk Bürosu tarafından hazırlanmıştır. Kısmen veya tamamen kullamak isteyenler, çalışma içeriğine ilişkin soru, talep ve görüşleri olanlar [email protected] e-posta adresinden, +902324350604 nolu telefondan veya aşağıdaki iletişim butonundan bizlere ulaşabilirler.