Menfi Tespit Davası

Menfi Tespit Davası

Menfi Tespit Davası Nedir?

İcra İflas Kanunu’nda düzenlenen menfi tespit davası, bir para borcunun, aslında mevcut olmadığını kanıtlamak amacıyla açılan, özel bir tespit davasıdır.

Menfi tespit davası için ortada bir icra takibi olması şart değildir, bir alacak iddiası ileri sürüldüğünde ( ihtarname, fatura, sözleşme v.b.) borçlu aleyhine icra takibi başlatılmadan önce açılabileceği gibi alacaklı olduğunu iddia eden tarafından bir icra takibi başlatıldıktan sonra da açılabilir.

Menfi Tespit Davasını Kimler Açabilir?

Menfi tespit davasında davacı borçlu ya da borçlu olduğu iddia edilen kişi (veya borçlu ölmüşse mirasçılarına) ‘dir. Dava icra takibi öncesi açılıyor ise davalı alacaklı olduğunu iddia eden kişi, bu kişinin mirasçıları veya iddia konusu alacağı temlik alan kişiler olabilir. Ancak menfi tespit davası icra takibi sonrası açılmış ise, davalı takip alacaklısıdır.

Menfi Tespit Davalarında Görevli ve Yetkili Mahkeme Neresidir?

Yetkili mahkeme; genel hükümler saklı kalmak kaydı ile davalının yerleşim yeri mahkemesi veya takibe başlandıktan sonra menfi tespit davası açılmışsa takibin yapıldığı icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesidir.

Görevli mahkeme; HMK m.2 gereğince, kural olarak asliye hukuk mahkemesidir. Hukuki ilişkinin kaynağına (ticari iş, tüketici işlemi, iş sözleşmesi) göre bu durum değişebilir.

Menfi Tespit Davası İcra Takibini Durdurur mu?

Menfi tespit davası, davadan sonra açılacak olan icra takibine engel oluşturmayacağı gibi, takibi durdurmaya da tek başına yeterli değildir. İcra takibinden önce açılan menfi tespit davasında, takibin durdurulması için hakimin kararı ve alacağın yüzde on beşi oranında teminatın icra dairesine yatırılması gerekecektir.

İcra takibi sonrasında açılan menfi tespit davası, icra takibini kendiliğinden durdurmadığı gibi ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulması da bu aşamada mümkün değildir.

Ancak borçlu, takip konusu alacağın yüzde on beşinden az olmamak üzere göstereceği teminat ve gecikmeden doğan zararları karşılamak ( borcun tamamının teminat-depo edilmesi) suretiyle mahkemeden icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini talep edebilmektedir. Uygulamada %115 denilen ve borcun tamamına ek olarak %15 gecikme zararına tekabül eden bu teminat ile borçlunun menfi tespit davası sonuçlandıktan sonra aleyhine başlatılan haksız takip konusu parayı dava sonuçlandıktan geri almasındaki zorluklar, mallarının haczi ve satılması önlenmiş olacaktır.

Menfi Tespit Davalarında %20 Oranında Tazminat

Eğer ihtiyati tedbirle takip durdurulmuş, dava, alacaklı lehine sonuçlanmış ve hüküm kesinleşmiş ise takip alacaklısı, ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış olacaktır. Bundan doğan zararları yine aynı dosyada karara bağlanır ve alacaklı lehine hükmedilen zarar, takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olamaz. Bu tazminat için alacaklının bu bedeli talep etmesi şartı aranmayacaktır.

Davanın, borçlu lehine sonuçlanmış olması halinde ise takip derhal duracak ve hükmün kesinleşmesi üzerine eski hale iade olacaktır. Bu durumda Mahkemece borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu tespit edilmiş ve borçlu da buna istinaden tazminat talebinde bulunmuş ise; borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmayacak şekilde hükme bağlanır. Söz konusu zarar %20’den fazla ise; borçlu bu bedelin üzerinde bir tazminat için iddiasını ispat etmekle yükümlüdür.

Menfi Tespit Davası Devam Ederken Borç Ödenmek Zorunda Kalınırsa Ne Olur?

Menfi tespit davası alacaklının icra takibi başlatmasından önce sonuçlanmaz ya da dava esnasında ihtiyati tedbir kararı verilmez/verilen karar kaldırılırsa; borcun alacaklıya ödenmesi gerekebilir. Bu durumda, menfi tespit davasına artık kendiliğinden istirdat davası olarak devam edilecektir.

İcra İflas Kanununda düzenlenen istirdat davası bir kişinin borçlu olmadığı halde cebri icra tehdidi altında ödemek zorunda kaldığı paranın iadesi için açtığı davadır. 

İstirdat davasına dönüşmüş olan menfi tespit davasında, para borcunun aslında mevcut olmadığı hükme bağlanırsa; borçlu, dava menfi tespit davası olarak devam etseydi lehine hükmedilecek tazminat miktarına da hak kazanır.

Menfi Tespit Davalarında Zamanaşımı ve Hak Düşürücü Süreler

Menfi tespit davalarında herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü süre öngörülmemiştir. Ancak iddia edilen borcun niteliği itibari ile somut olaylarda değişiklik gösteren süreler söz konusu olabilecektir.

Menfi Tespit Davası Kararına Nasıl İtiraz Edilir?

Menfi tespit davası aleyhine sonuçlanan tarafın mahkeme kararını istinaf kanun yoluna götürerek kararın lehine olacak şekilde kaldırılmasını talep etme hakkı vardır. İstinaf başvurusu, kararı veren yerel mahkemeye bir istinaf dilekçesi verilerek yapılabilir.

Hukuk davaları için istinaf kanun yoluna başvuru şartları Hukuk Muhakemeleri Kanununda düzenlenmiştir, buna göre istinaf aşamasında yeni vakıa ve bunları kanıtlar nitelikte deliller ileri sürülemez. İstinaf dilekçesinde istinaf sebeplerinin belirtilmediği durumlarda, inceleme yalnızca kamu düzeni ile ilgili durumlarla sınırlı olacaktır.

Aleyhe hükmün kanuna uygun şekilde tebliğ veya tefhimi (duruşmada hazır olan tarafa kararı bildirme) tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulabilir.

Menfi Tespit Davası Kararı Kesinleşmeden İcraya Konulabilir mi?

İcra İflas Kanunu Madde – 72’de açıkça belirtildiği üzere menfi tespit ve istirdat davası sonucu verilen kararlar, kesinleşmeden icraya konu olamaz. Bu doğrultuda, söz konusu kararlar yalnızca karar ilamının kesinleşmesi ile uygulamaya konulabilecektir.

 

** Bu çalışma, Kula Hukuk Bürosu tarafından müvekkillerini bilgilendirme amacıyla hazırlanmıştır. Kaynak gösterilmeden kullanıma muvafakatimiz bulunmamaktadır. Görüş ve önerileriniz için [email protected] adresinden bizimle iletişime geçebilirsiniz.

İlgili Yayınlar
  • Borçtan Kurtulma
  • Kira Tespit Davası
  • Menfi Tespit Davası
  • 30.04.2021 Tarihli, Çeklerde İbraz Sürelerinin Uzamasına Dair Değerlendirme
  • İnternetten Satışlar Hakkında
  • Koronavirüs (COVID-19) Sebebiyle Alınan Tedbirlerin Kira Sözleşmelerine Etkisi