Ticari Uyuşmazlıklarda Zorunlu Arabuluculuk

Ticari Uyuşmazlıklarda Zorunlu Arabuluculuk

Resmi Gazete de 19 Aralık 2018 günü yapılan düzenleme ile Ticaret Kanununun 5'nci maddesine ekleme yapılmış ve bu ekleme sonucunda; 1 Ocak 2019 dan itibaren konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat taleplerini içeren tüm ticari uyuşmazlıklara dava şartı olarak arabuluculuk getirilmiştir.

MADDE 5/A-  : Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.

**Ancak bu düzenleme yürürlüğe girdiği tarih itibariyle ilk derece, Bölge adliye ve Yargıtay’da görülmekte olan davalar için uygulanmayacaktır.

Düzenlemede, konusu bir miktar paranın ödenmesi dendiğinden bu unsuru içermeyen genel kurul kararlarının iptali, iflas kararı verilmesi, konkordato kararı verilmesi ya da ortaklıktan çıkma çıkarılma gibi davalar ile, geçici hukuki koruma tedbirleri olarak bilinen ihtiyati haciz, ihtiyati tedbir gibi başvurular da, bu düzenlemenin kapsamı içerisine girmemektedir.

Burada menfi tespit ve istirdat davaları için ayrı bir başlık açmakta fayda görüyoruz. Nitekim menfi tespit davalarında alacak ve tazminat talebi değil, kural olarak bir tespit talebi var. Bu nedenle arabuluculuğa tabi olmadığı kanaatindeyiz. Dava, doğrudan istirdat şeklinde açılıyorsa, bu kez de açıkça alacak talebi olduğundan arabuluculuğa tabi olduğu açık. Sorun ise, menfi tespit olarak açılıp, dava devam ederken -ödeme nedeniyle- istirdata dönüşen davalarda yaşanabilir. Bu halde hakimin tarafları arabuluculuğa yönlendirip, anlaşma sağlanamaması halinde davaya devam etmesi gerekir kanaatindeyiz.

Ayrıca, düzenleme “davaları” içerdiğinden, icra takipleri için arabuluculuğa başvurulması zorun değildir. Ancak, icra takibine itiraz edilmiş ise, takibin devamı için açılacak davalarda önce arabuluculuğa başvurulacaktır.

Türk Ticaret Kanunu’nda yapılan düzenleme ile “Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren altı hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hâllerde arabulucu tarafından en fazla iki hafta uzatılabilir.”  Genel hüküm olan Arabuluculuk Kanununda, bu süre 3 +1 olarak en fazla 4 haftayken, TTK 5/A maddesindeki özel hüküm gereği, ticari davalarda bu süre 6 + 2 olarak en fazla 8 hafta olarak belirlenmiştir.

Sürecin sonunda tarafların uyuşmaması durumunda davacı tarafların uyuşamadığına dair tutanağın aslı veya arabulucu tarafından onaylanmış örneğini dava dilekçesine eklemekle yükümlüdür. Zorunluğa uyulmaması durumunda mahkeme tarafından 1 haftalık kesin süre verilir aksi takdirde dava usulden reddedilecektir.

Ayrıca, Arabulucuk faaliyeti esnasında taraflardan birinin geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi durumunda, toplantıya katılmayan taraf son tutanakta belirtilecek ve bu taraf, davada kısmen veya tamamen haklı çıksa bile yargılama giderinin tamamından sorumlu tutulacak.

Arabuluculuk süreci esnasında başvurunun yapıldığı tarihten son tutanağın düzenlendiği tarihe kadar zamanaşımı ve hak düşürücü süreler işlemeyecektir

Kanunda dava şartının ticari uyuşmazlıklarda ve iş alacaklarında istisnai olarak uygulanmayacağı durumlar olarak özel kanunlarda tahkim veya başka bir alternatif uyuşmazlık çözüm yoluna başvurma zorunluluğunun olduğu veya tahkim sözleşmesinin bulunduğu hâller olarak düzenlemiştir.

Bu çalışma, Kula Hukuk Bürosu tarafından hazırlanmış olup, yazının başka mecralarda yayınlanması, konu hakkında detaylı bilgi ve sorularınız için [email protected] e-posta adresine ulaşabilir veya 0232 435 06 04 numaralı telefondan arayabilirsiniz.

İlgili Yayınlar
  • Hukuk Check Up
  • Anonim Şirketlerde Ortaklıktan Çıkma ve Çıkarılma
  • Yatırımcılar İçin İzmir Serbest Bölgeler Rehberi
  • Moritanya ve Türkiye Arasında İşbirliği Anlaşması
  • Koronavirüs (COVID-19) Salgınına Karşı İşletmelere Sağlanan Destekler
  • Sözleşmeli Avukat Bulundurma Zorunluluğu